Ajanlar ve Gazeteciler
Türkiye “Alo Fatih” gazeteciliğini konuşuyor.
Türkiye telefon dinlemelerini konuşuyor; bir Cemaat'in polisi sızdırıyor bir hükümetin MİT'i!
Dünyanın gündeminde de dinleme skandalı var. Yazayım…
Adı: Edward Joseph Snowden…
ABD'nin Kuzey Carolina eyaletinde 21 Haziran 1983'te bir deniz subayının oğlu olarak dünyaya geldi.
2003'te Irak savaşına katıldı. Yaralandı. ABD'ye geri döndü.
ABD Ulusal Güvenlik Daire-
si'nde (NSA) çalıştı. 2007'de CIA Cenevre Şubesi'nde görev aldı.
Dijital güvenlik sistemleri üzerinde uzmanlaşınca, 2009'da NSA ile işbirliği yapan özel bilgi işlem şirketi Dell ile çalışmak için Japonya'da bir Amerikan üssüne yollandı. Daha sonra
Hawaii'ye gönderildi.
Geçen mayıs ayında kayıplara karıştı.
Birkaç gün sonra Hong Kong'da ortaya çıkacaktı…
Adı: Glenn Greenwald…
New York'ta 6 Mart 1967'de Musevi kökenli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi.
George Washington Üniversitesi'nde felsefe bölümünü bitirdi.
Daha sonra avukat olmak hedefiyle New York Üniversitesi hukuk fakültesine kaydoldu ve 1994'te mezun oldu. Kısa bir süre şirket avukatlığı yaptı. Danışmanlık şirketi Master Kavramlar AŞ ortağı oldu.
2005'te Blog yazarı oldu. İstihbarat konularında yazmaya başladı. Ertesi yıl ilk kitabını çıkardı.
2012'de İngiliz Guardian gazetesinde köşe yazarlığına başlamasıyla hayatı değişti.
Kahraman mı, hain mi?
Tarih 5 Haziran 2013.
Yer Hong Kong
Edward Snowden ile Glenn Greenwald buluştu.
Snowden gizlice aldığı binlerce NSA belgesini Greenwald'a verdi.
Bu WikiLeaks ile birlikte ABD tarihinin en büyük sızdırma olayıydı.
Belgeler Guardian gazetesinde yayınlanmaya başladı. (Julian Assange'ın WikiLeaks'i de bu gazetede yayınlanmıştı.)
Belgeler dünyayı ayağa kaldırdı; çünkü ABD'nin birçok ülkenin telefon ve internet görüşmelerini gizlice takip ettiği ortaya çıktı.
Snowden'i belgeleri sızdırmaya iten tek neden, “halkı onlar adına ne yapıldığı ve onlara karşı neler yapıldığı konusunda bilgilendirmek”ti.
ABD, Snowden'ı casusluk ve hırsızlıkla suçladı.
Dünya da onu tartışmaya başladı; kimine göre, vatansever, kahraman, muhalif, kimine göre ise, ihbarcı, hain idi.
Ünlü yönetmen Oliver Stone, “Benim için Edward Snowden bir kahraman. Çünkü bunu kâr amacıyla yapmadı. Ülkesine zarar vermek için de yapmadı. Bunu vicdanı rahatsız olduğu için yaptı. Bunun için hayatını feda etti” dedi.
Snowden şu an Rusya'da geçici sığınma altında yaşıyor.
Glenn Greenwald'e gelince…
Yazdıkları ABD ve İngiliz Hükümeti'nin tepkisini çekti.
Kasım ayına kadar belgelerin ancak yüzde biri yayınlandı. Hükümetlerin hoşnutsuzluğu sertleşti ve Greenwald, Guardian'dan istifa etti.
Araştırmacı ve bağımsız gazetecilik anlayışından ötürü birçok ödül aldı ama buna rağmen ana akım medyadan uzaklaştı; onları “egemen çevrelerin” sözcüsü olmakla itham etti.
Artık ABD ve İngiltere'de yaşaması zordu; ulusal güvenliği tehdit ettiği, casusluk yaptığı ve bilgi kaçırdığı iddiasıyla her an cezaevine atılabilirdi. Brezilya'ya kaçtı.
eBay kurucusu İranlı Pierre Omidyar'ın 250 milyon dolarlık dijital dergi projesi The Intercept'in editörlük teklifini kabul etti. Geçen hafta yayın hayatına başladı. İlk yazısında NSA'nın sözde teröristlere karşı insansız hava araçlarıyla saldırılarını ele aldı.
Ah şu solcu gazeteciler
Geçen hafta Financial Times hafta sonu ekinde, “Lunch with the FT” konuğu, belki de bugünlerin en ünlü gazetecisi Glenn Greenwald vardı.
FT yazarı yazısının girişinde şöyle diyordu:
“Bu yemek daveti için bir miktar tedirginlik duydum. Greenwald, özellikle benim gibi ana akım medya gazetecilerine, -ki onun için egemen çevrelerin sözcüsüyüz- karşı küçümseyen, hatta tacize varan bir üslup takınmasıyla biliniyor. Geçen yıl, FT dahil birkaç gazetenin, Greenwald'ın haberlerinden birinin, ABD'nin iddiaları ile çeliştiğini yazmaları üzerine, kendisi anında #ServileDCJournalists# (köle Washington gazetecileri) hashtagını başlatmıştı.”
FT yazarına göre, Greenwald aykırı gazeteciliği savunabilirdi, fakat şimdiye kadar kurulmuş en yüksek maliyetli medya girişimlerinden birinin artık başrol konumundaydı. 250 milyon dolarlık bu yeni medya, belirgin bir sol siyaset izleyecekti. Greenwald'ın yanı sıra, Başkan Obama yönetiminin insansız hava araçları kullanımını şiddetle eleştiren Jeremy Scahill de yazacaktı. (Scahill 2013'te yayınlamış olduğu kitabı “Dirty Wars” ve hazırladığı belgeselle Oscar'a aday olmuştu.)
FT'ye göre, Greerwald, solcuydu ve bu çevrelerin kahramanıydı. Örneğin, oyuncu ve oyun yazarı Wallace Shawn, Greenwald'in onuruna -bir zamanların liberal bir ülkesinde siyaset yozlaşmasını konu alan
– “The Designated Mourner” (Atanmış Ağıtçı) oyununu sahneledi.
Greenwald günde hâlâ 16 saat çalışıyordu; Snowden'in kendisine vermiş olduğu binlerce belgenin henüz yarısına bile gelememişti. Nisan ayında “NSA ve ABD, Gözetim Devleti” kitabını çıkaracaktı.
Röportajlarında, ABD Güvenlik Dairesi'nin işlevinin terörizmle mücadelenin çok ötesinde, ekonomik gücünü sürdürmek gibi çok daha geniş kapsamlı çabalar içinde bulunduğunu ısrarla söylemeye devam ediyordu.
Uzatmayayım…
Sonuç olarak bunları yazmamın nedeni şu:
Türkiye'de iktidar ya da Cemaat tarafında saf tutmazsanız; “şeytanlaştırılıp” hapse atılıyorsunuz; ya da işsiz bırakılıyorsunuz. Baskılar hâlâ sürüyor.
Gazetecinin kendini iktidarlara ve cemaatlere beğendirme sorumluluğu ve zorunluluğu yoktur.
Gazeteci sadece halka karşı sorumludur. Gerçeğin yanındadır.
Bu nedenle diyorum ki; yalnız değiliz. Dünyanın çeşitli yerlerinde gazeteciler her türlü tehlikeyi göze alarak habercilik yapmaya devam ediyor.